ZOR ZAMANLARDA FİNANSMAN VE FİNANS YÖNETİMİ

Sherlock Holmes DER'Kİ

‘’Bir kez olanakları elediğinizde geriye kalan gerçeğin ta kendisidir’’ 
 

Zor ve tarihsel manası çok önemli olan günlerden geçmekteyiz. Ekonomi ve güncel basın içerisinde birçok yorumcu, analist ve uzman kişiler; teknik, siyasal ve durum analizleri ile görüşlerini beyan etmektedirler. Söz konusu yazarların, baktıkları pencere ve bulundukları akım düşüncelerin analizinde etkindir.  Dünya’da ve Türkiye’de yaşanan iktisadi ve siyasi krizlerin nedenleri ve oluşum evrelerini hamaset ve önyargıdan uzak bir şekilde irdelemek inancında olmamız gerektiği inancındayım.  Yaşanan gelişmeler kişisel psikolojimizi gündelik hayat içerisinde etkilemektedir.  Peki,  özellikle ticari ve ekonomik faaliyetlerde yaşanan belirsizlik süreçlerinde daha verimli ve etkin bir şekilde mücadele edebilir miyiz?

Bu sorunun cevabını Derneğimizin güçlü yapısı ve bilinirliği katkısı ile güçlü bir  ‘’ Evet’’ ile taçlandırmamız gerekmektedir.

Ekonomide iki tip enflasyon vardır;  talep ve maliyet enflasyonu ekonomide fiyat hareketliliğini belirleyen etmenlerdendir.  USD/TL, Euro/TL oranlarının TL aleyhine geliştiği bir dönemde kur yükselirken, birçok ithal girdinin de fiyatları yükselmekte ve maliyet enflasyonunu artırmakta, artan maliyetler de fiyatlar genel seviyesine yansıyarak talep üzerinde bir enflasyon oluşturmaktadır. Hem talep, hem de maliyet unsurları birbirlerini etkilemektedir. Bu durumda faiz oranlarının düşürülmesi kurda yukarı yönlü bir baskı eğilimi ortaya çıkarırken,  faizlerin artırılması ile kur dizginlenip, Merkez Bankası sahip olduğu rezervleri artırma şansına sahip olabilir.  Ama bu süreç, bilahare piyasa hareketliliğini azaltacak ve finansman maliyetini artıracağından maliyet enflasyonu yaratacaktır.  Karlılık oranlarının ve talebin düştüğü ortamlarda bir de yüksek enflasyon olunca ‘’ Stagflasyon’’ diye adlandırılan nev-i şahsına münhasır oluşum gerçekleşmektedir. Ekonomi yönetimi çözümü; teşvikler, vergilerin azaltılması ve varlık barışı gibi reformlarda arar ve aslında bu nokta da kaynaklar hem fiziksel olarak hem de oluşum zamanı açısından dar koşullarda yer almaktadır.

1. ADIM;   2016 yılı Mali yapımızı büyük bir titizlikle inceleyeceğiz.

2016 yılı içinde; aktif büyüklüğümüz ne kadar büyümüş? Stoklarımız artmış mı? Artmış ise stoklarımızı kaç gün içerisinde nakde çevirebiliyoruz?  Ticari alacaklarımızın artmış mı ve ticari alacaklarımızın tahsil süresi kaç gün artmış? Ticari borçlarımız artmış mı? Ticari borçlarımızı sonlandırmada zorluk yaşıyor muyuz? Ciromuzda artış mı azalış mı var? Kullanılan müşteri çeklerinin vadelerinde uzama söz konusu mu? Dönmeyen çeklerde arış var mı? Bankalarda mevcut teminat için çek depo meblağı ne kadar? Maliyetlerimiz ne durumda?  Bu sorular başlı başına bir mali tahlil uzmanlığı içermektedir. Ticari Faaliyetlerini sıkı takip eden müteşebbis ve profesyonel çalışan bu saydam gözlem neticesinde firmanın mevcut durum itibari ile 2015 ve daha eski yıllara göre görünümünü ortaya çıkaracaktır.  

2.ADIM; Kur artışına karşı profesyonel önlem almak gerekmektedir.

Takdir edeceğiniz gibi Dünya finans piyasalarında USD’nin değer endeksini belirleyen DX endeksi özellikle, 2016 ‘nın son çeyreği ile beraber 2017 yılının ilk çeyreğinde de ciddi değer kazanacaktır. Ayrıca, FED’in faiz oranlarını 2017 yılı içerisinde birçok kez artırma girişimleri ile beraber özellikle gelişmekte olan ülkeler ( emerging piyasalar) para birimlerinde ciddi değer düşüşü yaşanacağı kaydedilmiştir.  BOFA Merrill Lynch ekonomik analizine göre ise; en çok riskli üç ülke;  Brezilya, Güney Afrika ve Türkiye’dir. (https://www.bofaml.com/bin/searchresults.html?q=turkey+report) Hammaddesi ithalata endeksli İhracat yapan, ithalata dayalı ihraç ürünü ve hizmeti tedarik eden, iç piyasa tedariki için ithalat yapan firmalar için ‘’ kur riski’’  büyük elzem taşımaktadır.  Peki, kur riskini nasıl yönetebiliriz?  Bu soruya cevaben; birinci adımda firmamızın geçirdiği finansal sürecin özeti bizler için önemlidir. Bu adım ve birinci adımı birleştiren bir uygulama yapalım; firmanız ithalata dayalı ihracat yapan bir kuruluş olsun.  Firmanızın stok süresi ‘’120’’ gün olsun,  piyasadan tahsil süreniz ‘’180’’ gün, sizin piyasaya olan tahsil süreniz ise ‘’30’’ gün olsun,  bu şablonda ithal ettiğiniz hammaddeyi 120 gün içinde eritip, satışa hazır hale getiriyorsunuz bu bağlamda; 30 gün vadeli yaptığınız ithalatınızı USD üzerinden, ihracatınızı ise; Euro üzerinden gerçekleştiriyorsunuz. Kur riskinizi önleyebilmek için; 30 günlük usd hedging, daha sonra, ihracatınız için 150 günlük euro hedging yapmanız gerekmektedir. Stok ve ticari alacak süreniz arttı ise hedging işlemleri bu süreler zarfında olmalıdır. Ayrıca, firmalar belirli teminatlar eşliğinde ‘’FUTURE ve FORWARD’’ işlemlerine açık olmalılar.

3.ADIM; Nakit akışını korumak ve etkinliğini sağlamak

Bu adımla beraber, özellikle nakit akışlarını korumak ve öz kaynak karlılığını artırmak için uzun vadeli uygun finansman ve teşvik modellerine yönelmesi ile korumacı yöntemler geliştirilebilir. İçinde bulunduğumuz dönem ‘’ tutucu finansman ‘’ modelinin uygulandığı veriler olup,  borç/özsermaye dengesinin bozulmadığı çizgide finansman yöntemi uygulanmalıdır.  Bu maksatla ihracat yapan ve döviz kazancı olan firmalar Eximbank ( Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş.) kaynaklarını kullanarak, hem uzun ve uygun finansman hem de ihracata hazırlık için kullanacakları tedarikin peşin alım avantajından yararlanabilirler. Sevk öncesi olduğu gibi sevk– ihracat sonrası da vadeli ihracat akredtiflerin finansmanı noktasında Eximbank uygun çözüm önerileri sunmakta ve Eximbank, ticari alacak sigortası ile beraber, ihracatçı ve döviz kazandıran firmalara yönelik daha avantajlar sunmaktadır.  Türkiye’de Bankacılık sisteminin ticari faaliyetler üzerinde en önemli engellerinden biri; Teminat problemi olup, bankaların gerçek kişi ortaklarından ipoteğe konu olacak gayrimenkul istemeleri diğeri ise;  ihracat firmaları için yüklenen ve vesaiki oluşmuş ihraç malının veya hizmetin bankalar nezdinde teminat sayılması hususudur. Ürünün tedarik edilip, işletilip, yüklenmeye hazır hale gelmesi hususunda firmalar ‘’ Nakit yetersizliği’’ yaşamaktadırlar.  İhracat yapan ve döviz kazancı olan firmaların uygun finansman için ‘’ EXİMBANK’’ ve teminat koşullarında destek olunması için  ‘’ KGF aracılığı ile EXİMBANK’’ imkânlarına başvurmaları firmaların lehinedir. Hali hazırda 2 milyon TL krediler için KGF ( Kredi Garanti Fonu), Eximbank lehine kefalet limitini KOBİ’ler için sağlamaktadır.  Bu kefalet limitinin 8 milyona çıkarılacağı hususu Ekonomi Bakanlığı tarafından da bilahare beyan edilmiştir. Ezcümle; her firmanın içinde bulunduğu sektör, sahip olduğu dinamikler ve hedefinde olan pazarlar (iç-dış- ülke farkı-riski vb) bakımından farklı ve özgü bir finans yöntemi vardır.  Firma yetkililerinin sahip olduğu ‘’ davranışsal finans’’ olgusu ise süreci birbirinden bağımsız kılan en önemli etkendir.  Firmalar, bu süre zarfında ezber bozan, daha tutucu olan dış kaynakları uzun zamana yayabilen çözüm üretmeliler.

Konu

Telefon Numaranız

Mesajınız

Konu

Telefon Numaranız

Mesajınız